Hayvan tüyü kist yapar mı?

Hayır tüy kist yapmaz!! Tüyün taşıdığı birtakım parazit yumurtaları bizde kistlere yol açabilir.

İşte bu nedenle iç antiparaziter uygulamaları asla geciktirmemeliyiz.

Antiparaziter Uygulama Neden Gereklidir?

Artık evlerimizin bir üyesi olan ve bizler için çok değerli olan evcil hayvanlarımızın en elzem ihtiyaçları arasında rutin aşılamaları ve antiparaziter ilaç uygulamaları yer almaktadır. Antiparaziter ilaçlar hayvanlar için gerekli olduğu kadar çevre ve diğer insanların sağlığı açısından da oldukça önemlidir. Özellikle de bahar ve yaz aylarındaki parazit popülasyonundaki artış sebebiyle antiparaziter ilaçların uygulanmasının önemi daha da artmaktadır.

Hayvanlarımızın dış parazitlerinin tedavisi, keneler için aylık pireler için 2 ayda 1 şeklinde uygulanan ense damlasıdır. İç parazitler için ise tablet yutturularak veya halk arasında kist aşısı olarak adlandırılan iç parazit ilacının enjeksiyon ile uygulamaları yapılmaktadır.

Bu ilaçların uygulanmaması durumunda bağışıklık sisteminde bozulmalar, parazitlerin vücuda yerleşmesi ve sonrasında da parazit intoksikasyonu görülebilmektedir. Gerektiği şekilde önlem alınmaması durumunda hayvanlarımız zorlu bir sürece girebilir.

Kene veya diğer parazitler hayvanı ısırması sonucu, direkt olarak kan yolu ile sisteme geçiş yapacak ve ilerleyen dönemlerde çok farklı kan hastalıklarına neden olacaktır. Doğru ve düzgün bir bakım süreci ile bu tür parazitler giderilecek ve oldukça da sağlıklı bir yaşamsal döngü oluşacaktır.

Yavru Kedimin Burnu Akıyor !

KEDİ VİRAL ÜST YOLU ENFEKSİYONU (KEDİ GRİBİ – KEDİ NEZLESİ)

Özellikle yavru kediler için önemli olan üst solunum yolu hastalığı, çoğu zaman Herpervirus ve Calicivirus tarafından bir kısmı da Chlamydia, Pasteurella ve Mycoplasmalar tarafından meydana gelir burun ve göz akıntısı ile seyreder.Hastalığa sebep olan bu viruslar türe spesifiktir insana yada bir başka cins hayvana (köpek,kuş) veya insana bulaşmamaktadır.

BULAŞMA

Enfekte kedi göz, burun sıvıları aracılığıyla hastalığı diğer kedilere bulaştırmaktadır. Hapşırma, öksürme, soluma yoluyla virus ortama bırakılır. Hasta kedilerin temas ettiği eşyalar, mama kapları, tuvalet kapları,taşıma kapları ve insan eli bulaşma yolları arasında yer almaktadır. Virus uygun ortamda bir hafta canlılığını koruyabilmektedir.

Hastalığa yakalanmış ve geçirmiş kediler gizli taşıyıcıdırlar. Herhengi bir belirti göstermeden hastalığı yayarlar.Ayrıca vücut dirençleri düşer düşmez hastalık tekrar nüksedebilmektedir. Hamile kedilerde hamilelik ve doğum yoğun stres kaynağı olduğunda dolayı yeni doğan yavrulara daha yoğun virus salınımına bağlı bulaşma şekillenebilmektedir.

BELİRTİLER

Hapşırma, burun akıntısı, göz akıntısı, öksürük, ağız ve burun mukozasında yaralar, hırıltılı solunum, ateş, ses değişikliği en sık görülen belirtilerdir. Bunlarla beraber yoğun burun akıntısına bağlı burunda tıkanıklık nefes almada güçlük, yoğun göz akıntısına bağlı göz kapaklarında çapaklanmayla beraber kapanma gözlenir.Özellikle kapanan göz kapaklarıyla birlikte akıntı gözde şişlik meydana getirir ve uzun süre bu şekilde kalan gözün üst tabakasında ülserler meydana gelebilmektedir.Tüm bu belirtilerin eşliğinde kapanan burun, ağız ve dildeki yaralar yüzünden kedi yeterli beslenemez daha da güçsüz düşer.

TEDAVİ

Hastalık viral kaynaklı olduğu için net bir tedavisi olmamakla birlikte , hastaya yapılacak olan yoğun antibiyotik tedavisi , vitamin takviyesi yapılmaktadır.Bu sistemik tedavinin yanı sıra göz için pansuman ve antibiyotikli damla,ağızdaki yaralar için ağız antiseptiği,burun tıkanıklığı için burun içi solüsyonlar ve damlalar uygulanarak hastanın iyileşmesi sağlanır.Yemek yememe durumlarında hastaya damar yolu ile sıvı ve mineral takviyesi yapılmalıdır.Tedavi süresince hasta sıcak ve sessiz ortamda dinlendirilmelidir.

KORUNMA

Sağlılklı kedilerde aşılama ile bu hastalıktan korunma sağlanabilmektedir.Kedilerde uygulanan karma aşı bu hastalığa karşı koruma sağlamaktadır.Yavru kedilerde 9-10 haftalıkken aşılama yapılabilmektedir.İlk aşılamadan 2-3 hafta sonra 2.doz uygulanır. Sonrasında senelik tekrarlarla korunma sağlanır.

Kedinizde Kolay Fark Edilmeyen Hastalık Belirtileri

 

  1. Uygunsuz Dışkılama: Ne kadar mahsus yapıyor gibi görünse de eğer bir kedi dışkılama kabını kullanmıyorsa, size bir şey anlatmak istiyordur. Bunun altında verilmek istenen mesaj fiziksel ya da psikolojik bir rahatsızlık olabilir. Fiziksel olanlar içinde idrar kesesi ya da bağırsak inflamasyonu, artrit, hipertiroidizm, diyabet ya da demans sayılabilir. Psikolojik problemler ise sosyal rahatsızlık; sıkıntı; kedilere has davranışları sergileme olanağının olmaması; başka hayvanlar, çocuklar ya da yetişkinlerden rahatsızlıktan kaynaklanan anksiyete olabilir.
  2. Etkileşimde Değişiklikler:Bir kedinin insanlarla, diğer hayvanlarla ya da kendi çevresiyle olan etkileşimindeki değişimler de ağrı ya da rahatsızlık belirtisi olabilir.
  3. Aklivitelerde Değişim:Enerjideki azalma aniden ya da kademeli gerçekleşebilir. Kademeli azalmalar genelde “yaşlanmaya” bağlanmaktadır, ancak sağlıklı bir bireyin sadece yaşlanmayla yaşamının “yavaşlaması” için medikal bir sebep olmadığından, başka sebepler aranmalıdır. Dehidrasyon, artrit gibi bir sebeple ağrı, ya da hipokalemi, kontrol edilmesi gereken muhtemel problemlerdendir. Bunun tersi de doğrudur: normal halinden yüksek enerji sergileyen bir kedide, gizli bir hastalık, muhtemelen hipertiroidizm ya da hipertansiyon, mevcut olabilir.
  4. Uyku alışkanlıklarında değişim:Hem uyku paternlerini (gündüz ve gece uyku saatleri) hem de uyku postürlerini kapsar. Ağrısı olan ya da demans görülen kediler, eskisinden daha az uyur. Örneğin FIV enfeksiyonunda daha kısa uyurlar. Geceleri miyavlama; görme ya da duyma zorluğu, hipertansiyon, hipertiroidizm, ağrı ya da demanstan kaynaklanabilir.
  5. Yemek ve Su Tüketimindeki Değişimler:Uykuda olduğu gibi burada da sadece miktar değil, bu aktivitelerle ilgili davranışlardaki değişiklikler de düşünülmelidir (nerede, ne sıklıkta, her seferinde tüketilen miktar, vücut postürü gibi).
  6. Açıklanamayan Kilo Kaybı ya da Alımı:Öncesinde obez olan bir hastanın hızlı kilo kaybetmesi ilk bakışta sevindirici gözükse de (sağlıklı bir diyeti takip edenlerde dahi), genelde dramatik bir değişiklik değildir. Oral ağrı da iştahsızlığa sebep olabilir. Kademeli kilo kaybı yaşlılığa bağlı olabilir, ancak takip edilmeli ve araştırılmalıdır. Kilo alımı genelde fazla kaloriden kaynaklanır, ancak aynı zamanda abdominal ya da torasik sıvı toplanmasıyla da ilgili olabilir. Muayenelerde yardımcı olabilecek yöntemler arasında aralıklı olarak kilo ölçümü, vücut kondisyon skoru ve yüzde olarak kilo değişimi ölçümü sayılabilir.
  7. Temizlik Alışkanlıklarında Değişim:Aşırı temizlenme davranışı; deride iritasyon (alerji, pire ya da kuruma), nöropati ya da psikojenik (endorfın salgılanması ve stresin azaltılması) kaynaklı olabilir. Tüy topaklanmaları; dermatolojik, psikojenik, farklılaşmış bir sindirim hareketi ya da ağrı sebebiyle ortaya çıkabilir.
  8. Stres Belirtileri:Daha önce bahsedilen uygunsuz dışkılama ve aşırı temizlik davranışlarına ilave olarak bir rahatsızlık olduğuna dair belirtiler şunlar da olabilir: saklanma, yiyecek olmayan cisimleri kemirmek, kulağın normalden daha geriye itilmesi ve kuyruğun savurulması.
  9. Ses Değişimleri:Geceleri miyavlama sadece bir belirtidir. Bunun yanında ses tonunda ve perdesinde değişimler ya da ses çıkarma sıklığında değişimler de göz önüne alınmalıdır.
  10. Nefes Kokusu:Çeşitli oral ve dental faktörler halitozise sebep olur: kedilerde periodontal hastalık son derece yaygındır; bunun dışında tümörler, sialoadenit, abse, anal keselerden ya da enfekte vücut kısımlarından temizlenme ile yayılan kokular da nedenler arasında sayılabilir.

Bu belirtilere karşı dikkatli olmanız ve fark edildiği takdirde veteriner hekiminizle iletişim kurmanız dostunuzun sağlıklı ve uzun bir ömür geçirebilmesi için çok önemli bir adım olabilir..

Köpeğiniz Hakkında Genel Bilgiler

Genel özellikler :

– Vücut ısısı: 38-39.5
– Östrus süresi: Yılda 2 kez 12-20 gün
– Gebelik süresi:  57-63 gün
– Seksüel olgunluk: Erkekte 7-10 ay,dişide 12 ay
– Yaşam süresi: 12-14 yıl(ort.)

Yavru köpek bakımı

Yavru köpeklerin doğdukları andan 1,5 aylık oluncaya kadar ki geçen süreçlerinde anne sütüne gereksinimleri olmaktadır.Bu gereksinim anne sütündeki mineral madde, protein, vitaminler, karbohidrat ve yağların yanı sıra yavrunun hayatı boyunca karşılaşabileceği dış etkenlere karşı da kendisini savunabileceği antikorların alımını da sağlar. Burada en önemli husus yavrunun anne sütünü gerektiği kadar yani 1,5 aylık oluncaya kadar alabilmesinin sağlanmasıdır. Aksi taktirde yavrunun ileriki yaşamlarında yapılan aşılama çalışmaları ve tedavi metodları her zaman yetersiz kalacaktır.

Yavru köpeklerimiz anneden ayrıldığı dönemden sonra düzenli egzersiz ve güneş ışığı görme gerekliliğine sahiptir. Yavruluk dönemlerinde vücut ısılarının sık değişebileceği aktivitelerden uzak durmalıdırlar ( banyo yaptırılması gibi ). Özellikle solunum yolu enfeksiyonları başta olmak üzere, oluşan ishal tablolarıda hekiminize baş vurmanızı gerektiren önemli durumlardır.

Beslenme, hayatın her döneminde önemli olsada özellikle yavruluk dönemini 1.5 yaşına kadar takip eden zamanda en önem verilmesi gereken konularadan biridir. Özellikle veteriner serisi profesyonel marka mamalarının tercih edilmesi hayvan sağlığını bir çok konuda olumlu etkiler.

Beslenme, altıncı aya kadar üç öğün olarak sağlanıp 6-12 ay arası iki öğün yapılıp, bir yaş sonrasında tek öğüne düşürülebilir. Bu dönemde ‘’Pupy’’ dediğimiz yavru mamalarının kullanılması gerekmektedir.

Evcil köpek ırklarımızı günde en az iki kere dışarı çıkarılıp tuvalet terbiyelerine yardımcı olmalı ve enerjilerini dısarıda atabileceği zamanı onlara ayırmalıyız. Bu zamanı yemeklerini yedikten 20-30 dk. sonra ayırabilirsek onlar için hem tuvalet ihtiyaclarını giderme hem de sindirim kolaylığı sağlıyacaktır.
Yavru köpekler bir çok hastalık etkeni için yeterli dirence genelde sahip değildirler

Bunlardan korunmak için veteriner hekiminizin verdiği aşı programı düzenli olarak takip edilmeli ve hekimin sunmuş olduğu önerileri dikkate almalıyız.

Cinsel Olgunluk

Dişi köpekler genellikle ergin vücut yapısına ve ağırlığına eriştikten bir kaç ay sonra ilk kızgınlıklarını gösterirler. Farklı ırklar arasında olduğu gibi aynı ırk içinde de gözle görülebilir farklılıklar olabilir. Bu bağlamda küçük yapılı ırkların ilk kızgınlıklarını 6 ve 10. aylar arasında gösterecekleri düşünülebilir. Bununla birlikte, iri cüsseli köpeklerin bazıları 18-24 aylık yaşlarına kadar hatta daha da geç bir dönemde sikluslarına başlarken bazıları bir yaşından önce kızgınlık gösterebilirler.

Köpeklerde en uygun çiftleşme yaşı 2-5 yaş arasıdır. İlk çiftleşme, ikinci kızgınlık döneminde gerçekleşmelidir.

Maximum çiftleşme yaşı 6-8 yaş arasıdır. Bu yaştan sonra doğacak yavru sayısında azalmalar ve doğacak yavrularda doğmasal anomalilerin gözlenme oranı artmaktadır. Bu sebeple 6-8 yaşından sonra evcil hayvanınızı gebe bırakmamanız daha sağlıklı bir tercih olacaktır.

Ovulasyon zamanındaki değişiklik, çoklu çiftleşme ve östrusun süresinin standartların dışında olması, döllenme günü ve yavrulama zamanının kesin olarak saptanmasını zorlaştırır. Bugüne değin alışıldığı gibi doğum tarihinin ilk çiftleşmeden sonraki 63-65. günler olarak kabul edilmesi yanıltıcıdır. En uygun aralık ilk çiftleşme gününden sonraki 56-72. günlerdir. Bir iki yavru yapan dişilerin gebelik sürelerinin yavru sayısı fazla olanlara göre daha uzun olduğu bilinmektedir.

Yaşlılık

Köpeklerde yaşlılık 7 yaş üstü dönem olarak kabul edilir. Bu dönem içerisinde evcil dostlarımızda aktivitelerin düşmeye başladığı gözlemlenir fakat oyunculuk hemen hemen yaşamlarının tüm dönemlerinde devam etmektedir.Bu yaştan sonra uygun olmayan beslenme biçimleri köpeklerimizi birçok hastalık açısından risk grubu içerisine sokmaktadır.Yaşlılık dönemine giren köpeklerimizi profesyonel mama gruplarımızın üretmiş olduğu ‘’Senior’’ sınıfı mamaları tercih etmeleri doğru olacaktır. Diğer sınıf mamalar veya ev yemekleri ile beslenme anlayışı, evcil köpeklerimizde yetersiz beslenme ya da tek yönlü beslenme şeklinde bir besi oluşturacağı için köpeğimizin fizyolojik ihtiyaçları doğru şekilde karşılanamayacak ve belirli sağlık problemlerine yatkınlığını arttıracaktır. Yaşlı köpeklerimizde ağız ve diş sağlığı önemlidir ve diğer organların fizyolojik aktivitelerini yerine getirmelerinde herhangi bir problem olup olmadığı konusunda Veteriner hekiminizden yardım isteyerek belirli periyotlarda kontrolünü sağlamalısınız ve gerekli şekilde hekiminizin önerilerini dikkate almalısınız.

Yaşlı dostlarımız da aynı bizler gibidir ve ileri yaşlarda özel bakıma ihtiyaç duyabilirler, en büyük farklılıkları sıkıntılarını bizlerle konuşarak paylaşamamalıdır. Bu neden dolayısı ile yaşlı hayvan sahipleri hekimleri ile sıkı bir diyalog içerisinde olmalıdırlar ve gerekli kontrolleri yaptırmalıdırlar.

Kediniz Hakkında Genel Bilgiler

Genel Özellikler :

– Vücut Sıcaklığı : 38.1 – 39.5 °C
– Östrus Süresi : 3 – 6 gün
– Gebelik Süresi : 58 – 65
– Cinsel Olgunluk : 7 -13 ay (ortalama)
– Yaşam Süresi : 12 – 16 yıl (ortalama)

       Bakımı – beslenmesi

  • Bebek Kedi Bakımı

Gelişim evreleri; yavru kediler birinci haftaların sonunda doğum ağırlıklarının 2 katına ulaşırlar. Gözler 8-12. günde açılır. Gözler başlangıçta mavidir fakat esas göz rengi 3. ayda belli olacaktır. İki haftalık olduklarında yapışık olan kulakları açılır ve seslere tepki vermeye başlarlar. Üç haftalık olduklarında yürüme girişimleri başlayacak, 4 haftalık olduklarında süt dişleri çıkmaya ve oyun oynamaya başlayacaktır. Sağlıklı bir yavru kedi iştahlıdır, uyuduğu saatler dışında hareketlidir ve düzenli olarak tuvaletini yapar. Yavru kedinizde iştahsızlık, gözlerde çapaklanma, göz veya burunda akıntı, ishal ya da kabızlık, halsizlik, soluk alıp vermede güçlük gibi sorunlar görürseniz hemen veteriner hekiminize başvurun.

Bir yavru kedinin annesinden ayrılması için ideal dönem 8 haftalık olduğu zamandır. Anne sütü yavru kedinin gelişimi için hayati önem taşıyan besinlerin yanı sıra, onu ilk haftalarda bulaşıcı hastalıklardan koruyacak antikorları da barındırır. Bu nedenle anneden erken ayrılan yavrular birçok hastalık etkenine savunmasız kalır. Fakat kimi zaman anne yavruları kabul etmez ya da anne birçok farklı sebep ile yavruları bırakınca bakımını biz üstlenmeliyiz.

Eğer yavrular 4 haftadan büyükse bakım biraz daha kolaydır. 4 haftadan küçük yavrular için mutlaka ilk önce süt anne bulmaya çalışmalıyız. Eğer bulamaz isek yavruya hayatta kalma sansını vermek bizim elimizde.

Isınma; annesiz bir yavru kedi ilk olarak üşümekten korunmalıdır. Bu nedenle onu hemen giysilerinizin içine alın ve sizin vücut ısınızla koruyup Veteriner Kliniğine götürün. Anneden ayrı kaldığı zaman boyunca meydana gelen olumsuzlukları ancak bir veteriner hekim anlayabileceği ve doğru şekilde müdahale edebileceği için, kedi bakımında ne kadar deneyimli olursanız olun bu adımı atlamayın.

Beslenme; veteriner hekiminizden aldığınız bilgiler doğrultusunda beslenmeye dikkat edilmelidir. Yavru her 3-4 saat de bir beslenmelidir. Kullanılacak besini hekiminiz belirlemelidir. Yanlış besin kullanımı yavrularda tedavisi zor fizyolojik rahatsızlıklara sebep verebilir. Beslendikten sonra hekimin tarifine uygun şekilde gazı çıkartılır ve idrar yapması sağlanıp oluşturulan sıcak ortama bırakılır.

Tuvalet; anne kedi her beslenmeden sonra yavruların karnını ve genital bölgelerini yalayarak tuvalet yaptırır. Sizde ılık suyla ıslatılan bir pamukla her beslemeden sonra anne kedi gibi bu bölgelere çok bastırmadan ufak daireler çizerek masaj yapıp tuvaletini yaptırmalısınız.

  • Yavru ve Erişkin kedi beslenmesi:

8 haftalıktan itibaren sütten kesilen yavrular zaten bir süredir anneyle beraber mama yemeye başlamıştır. Anneden de ayrıldıktan sonra gelişimini tam olarak karşılayabilmeniz için önerimiz yüksek standartlardaki yavru kedi maması verilmesidir. 1 yaşından sonra erişkin kedi mamasına geçiş yapılabilir.

Çiftleşme Gebelik Doğum

Dişi ve erkek yavru kedilerin cinsel olgunluğa ulaşma yaşları farklıdır.

Dişi kedi ortalama 8 -12 ay
Erkek kedi ortalama 9 – 10 ay

Cinsel olgunluk yaşı üzerine cinsiyet dışında kilo , beslenme , ırk , mevsimler etki edebilmektedirler.Ortalama cinsel olgunluk yaşları 2 – 6 ay kadar değişebilmektedir. Kedilerin cinsel olgunluğa eriştiği davranışlarından belli olmaktadır.Dişi kedi her zamankinden farklı miyavlar , mırlar , kendini yerde yuvarlar , sürekli bir yerlere sürtünmeye çalışır.Sevip okşadığınız zaman poposunu havaya kaldırır.İdrar yapmada sıklık görülür.Bazen tuvaleti dışında yerlere idrar yapar. İştahları normalden farklılaşır , kiminde azalırken kiminde artış gözlenir.Dişi kediler bu cinsel aktivasyon dönemine sonbahar ve ilkbahar döneminde güneş ışığına ( mevsime ) bağlı olarak girerler Bu hareketler 4 – 7 günlük periyotlarla 5 – 10 gün aralarla sezon boyu devam eder. Her sezonda birden fazla periyot yaşarlar.Genellikle 1 – 3 yaş arası kedilerin bazılarının aralıksız zincir periyot yaşadıkları görülmektedir.

Erkek kedilerin cinsel olgunluğa eriştiğini de yine hareketlerinden anlayabilirsiniz. Erkek kedi evin muhtelif yerlerinde ayakta ve kuyruğunu kaldırarak idrar bırakmasıyla ve gırtlaktan gelen uzun , değişik miyavlamasıyla kendini belli eder.Bu sayede kendi bölgesini belirler ve dişi kedileri varlığından haberdar eder.Bıraktığı idrar normal bir idrar kokusuna sahip değildir. Daha keskin , kolay kolay temizlenmeyen bir kokusu vardır. Erkek kediler dişi kediler gibi belli bir periyoda bağlı cinsel aktivasyon göstermezler.Yılın her dönemi hazırlardır.Cinsel istek gösteren bir dişi kedi ile birlikte olmaları yeterlidir.
Dişi kedilerde gebelik süresi ortalama 58 – 65 gündür.

Gebeliğin saptanması için abdominal palpasyon, ultrasonografi başlıca kullanılan yöntemlerdir. Bunun dışında radyografi veya laparoskopiyle de gebelik tanısı konabilir.

Kedilerde abdominal palpasyon ( elle muayene ) ile gebelik tanısında hamileliğin ileri döneminde olması, idrar kesesi ve bağırsakların boş olması tercih edilir. Yağlı, şişman hayvanlarda , idrar kesesi ve bağırsakları dolu olan kedilerde teşhis zorlaşmaktadır.

Ultrason ile gebelik tanısı hamileliğin 25. gününden sonra uygulanırsa sağlıklı bir sonuç elde edilir. Ultrason, görüntülü olması sebebiyle gebelikte kesin bir tanı tekniğidir.

       Kısırlaştırma

Özellikle evde bakılan dişi kedilerde eğer yavru istenmiyorsa, önerilen bir operasyondur. Çiftleşmeyen dişi kedilerde yaşla beraber gelişen hormonel düzensizlikler sonucu memelerde hiperplazi (büyüme) hatta %96 oranla kötü huylu tümöral oluşumlar olur. Bu durumu engellemenin en sağlıklı yolu da çiftleşmeyecek, yavru alınmayacak dişi kedilerin kısırlaştırılmasıdır.
Erkek kedilerde durum biraz daha farklıdır kısırlaştırma tıbbi bir sebebi yoksa sahibinin isteği çerçevesinde gerçekleştirilir. Bıraktıkları feromonların kokusu rahatsızlık veriyorsa, evden kaçma, agresyon şeklinde davranış problemleri söz konusu ise kısırlaştırma yapılabilir.

Yaşlılık

Kediler yaşlılık 7 yaş üstü dönem olarak kabul edilir. Bu dönem içerisinde evcil dostlarımızda aktivitelerin düşmeye başladığı gözlemlenir fakat oyunculuk hemen hemen yaşamlarının tüm dönemlerinde devam etmektedir.

Özellikle kısırlaştırma işlemi uygulanan kedilerde beslenme hayat boyu önem taşımaktadır, uygun olmayan beslenme biçimleri kedilerimizi birçok hastalık açısından risk grubu içerisine sokmaktadır.

Yaşlılık dönemine giren kedilerimizin profesyonel mama gruplarımızın üretmiş olduğu ‘’Senior’’ sınıfı mamaları tercih etmeleri doğru olacaktır. Diğer sınıf mamalar veya ev yemekleri ile beslenme anlayışı, evcil kedilerimizde yetersiz beslenme ya da tek yönlü beslenme şeklinde bir besi oluşturacağı için kedimizin fizyolojik ihtiyaçları doğru şekilde karşılanamayacak ve belirli sağlık problemlerine yatkınlığını arttıracaktır. Yaşlı kedilerimizde ağız ve diş sağlığı önemlidir ve diğer organların fizyolojik aktivitelerini yerine getirmelerinde herhangi bir problem olup olmadığı konusunda Veteriner hekiminizden yardım isteyerek belirli periyotlarda kontrolünü sağlamalısınız ve gerekli şekilde hekiminizin önerilerini dikkate almalısınız. Kedi ırklarına bağlı predispoze rahatsızlıkların oluşma dönemini ilk safhada teşhis edebilmek tedavinin kolaylaşmasını sağlamaktadır, geç kalınan vakalar hayvan sağlığını geri dönüşümsüz bozabilmektedir.

Yaşlı dostlarımız da aynı bizler gibidir ve ileri yaşlarda özel bakıma ihtiyaç duyabilirler, en büyük farklılıkları sıkıntılarını bizlerle konuşarak paylaşamamalıdır. Bu neden dolayısı ile yaşlı hayvan sahipleri hekimleri ile sıkı bir diyalog içerisinde olmalıdırlar ve gerekli kontrolleri yaptırmalıdırlar.